24 Şubat 2009 Salı

Cam Boncuk.

Pazar günü bir arkadaşımın cam boncuk atölyesi açılışı vardı. Ailecek hayırlı olsun, bol kazançlar, devam et biz seni destekliyoruz, mutlu olduğun işi yaptığın için seni takdir ediyoruz vs demek için açılışa gittik. Bir süre fason tekstil işinin stres departmanında çalışıp sonradan ''ay yok dayanamayacam'' diyenlerden. Cam boncukları hobi olarak yapıyordu önce, çocukla birlikte işten ayrılıp bi süre kızını büyütükten sonra iş ariyim, yok aramiyim, e aslında iş falan yok zaten derken hobisini profesyönel işine dönüştürdü. E herkesin de hayali değilmidir zaten sevdiği işte çalışmak. Yakında kendine bir site oluşturunca onu da burdan iletirim sizlere de, sizde belki bi göz atarsınız takılara. Bence aslında bu cam boncuklar daha çok şekere benzediği için insanın iştahını da açıyor söylemedi demeyin.
Bakın bu da aldığım yüzük;


Bu da bizimki, kendine bişeyler beğeniyor sanırım.

19 Şubat 2009 Perşembe

Anneeee ben fıskiye oldum.

Bugün sabahtan öğlene kadar olan ofis mesaimi, hala iş hayatına geri döndüğüme inanmayarak bitirdikten sonra koşa koşa eve dönüp Doğa'yı emzirdim. Veeee kendimi pazara attım. Her seferinde ''bişii alma bak Doğa'nın herşeyi var'' diyerek başlayıp üç beş eşya ile eve geri dönüyordum ama bu sefer kendimce gayet başarılı bir şekilde sadece toka aldım. İlk tokası. Aman saçları uzamışta toplanırmış. Aman nasıl da fıskiye olurmuş. Buyrun siz de bakın.

18 Şubat 2009 Çarşamba

Patron Beni Kandırdı.

Bugün Kadıköyde bazı banka işlerimiz vardı. Sabah beraber gidelim dedi F. Bi kahvaltı ederiz sonra işleri hallederiz falan filan. Allaaaah dedim. Ev dışında bi yerde kahvaltı, yaşasın. Sabah giyindik bir göz açık bir göz kapalı olarak, düştük sabah trafiğinde yola. Bizim ofis de Haydarpaşa'nın orada. Arabayı ofisin önüne park ettik. Çıktık yukarı arkadaşlarla kahvaltı ettik toplantı odasında. Sonra bi baktım bilgisayarın başına geçmişim, eski hesaplardı, yetişecek işlerdi derken müşteri geldi. Müşteri ile hoştu beşti, işti güçtü, e biz bunu yemekte konuşalım dedik ve benim özgür saatlerimi yedik bitirdik. Esas sahip Doğa beni süt görevinin başına çağırdı.
Eeee dedim F'ye banka işi nooldu? Noolcak dedi yarın gelirsin o zaman da banka işini hallederiz dedi. O zaman anladım aslında F.nin fare olduğunu. Farelerde öyleymiş ya üfleye üfleye yermiş hiçbişey anlamazmışsın. Meğer kahvaltı kılık değiştirmiş hoşgeldin partisi, düzenleyen de koca kılığına girmiş patronmuş.
İnsan bi haber verir di mi, ben de kendimi hazırlarım psikolojik olarak. Kaçta kalmalı sabah, kaçta emzirmeli, öğlen kaçta çıkmalı ofisten, ofiste kaç defa süt sağmalı. Binbir türlü şey var düşünecek. Ööle pattadanak olmaz ki canım.

11 Şubat 2009 Çarşamba

Sabah Maması

Şu aralar hayatımız domino taşları gibi. Sabah Doğa'nın mamasını her nedense yememesiyle ilk taş devriliyor. Sonra aç olduğu için az uyuyor. Takiben az uyuduğu için huysuz oluyor ve huysuz olduğu için az emiyor. Sonra tekrar başa dönüp aç olduğu için az uyuyor. Halbuki en son 5.30-6.00 gibi emdiği için sabahları aç olması lazım. Ah şu sabah mamasını niye yemediğini bir bulabilsem hayatım kurtulacak.

9 Şubat 2009 Pazartesi

Tartalım mı abla?

Evet kabul abarttık. Eve bebek tartisi aldık. Süt savaşlarında kilo aldı verdi derken merakımıza yenik düşüp gittik aldık. Beko'nun. Hem de 40 tl. Taksiyle kliniğe git , taksiyle dön. Böylesi çok daha ekonomik. Bilseydim hatta çooook önce alır, kilosunu sürekli gözlerdim. Tam da tehlikeli nokta bu işte. Hastaneden çıkarken, biz birşey demeden hoca sakın eve tartı falan almayın demişti. O zaman alsaydım günde 2 defa tartar bi süre sonra kafayı yerdim herhalde. Şimdi bakıcıdan utandığım için 2 günde bir sabahları aç karına tartıyoruz.Bir de haftasonları tabii :). Bugün mesela 6580 olmuşuz. Gayet iyi haber, kilo almaya devam. Hem gelen misafirlerin çocuklarını da tartıyoruz.Çevremiz de faydalansın. İşler çok bozulursa da çıkarım artık sokağa. ''Tartalım mı abla , çocuk biraz zayıf gibi..''

2 Şubat 2009 Pazartesi

İnatçı Keçiler

Benim gibi şarkının sözlerini unutanlar için:

bir köprüde karşılaşmış iki inatçı keçi
hah hah hay... hah hah hay... hah hah hah hah hahhhayy...

inatçılık ve huysuzluk bu keçilerin suçu
hah hah hay... hah hah hay... hah hah hah hah hayyyy...

büyük keçi demiş yol ver önce ben geçeceğim
hah hah hay... hah hah hay... hah hah hah hah hahhhayy...

küçük keçi demiş eğer verirsem öleceğim
hah hah hay... hah hah hay... hah hah hah hah hayyyy...

tam köprünün ortasında iki keçi toslaşmış
hah hah hay... hah hah hay... hah hah hah hah hahhhayy...

suya düşüp boğulmuşlar bunu görenler şaşmış
hah hah hay... hah hah hay... hah hah hah hah hayyy...

Bu arada cumartesiden beri sürekli bu şarkıyı söylüyorum.Dilime dolayan ilgili kişilere teşekkürler.