31 Mart 2009 Salı

Mangal

Pazar günü mangala gittik Polonezköye. Ama enteresan hayvanat bahçesinden bozma bi yerdi. Domuzdan kipiye, pitondan tavşana herşey var. Eşek, deve, tavuk vs ortalıkta serbestçe dolaşıyor. Bence önce hayvanat bahçesi olarak yapmışlar sonra türk olarak ''abi bi mangal olsa da şööle cız bız yapsak aaa hatta dur misafirlere de köfte satsak'' demişler. Böylece hayvanat bahçesi içinde kendin pişir kendin ye olmuş. Çocuklu ailelerin uğrak yeri olmuş tabii her masa başında bi çocuk arabası park etmiş durumdaydı. Biz üç araba dizerek o günkü rekoru kırmış olduk.
Tembel eşek bütün gün yattı.
Abisi de günün sonunda masadan şekerleri kaptı. Hayır sorsa verirdik zaten de sormadan alması ayıp...
Cemrenin deyimiyle tavukkuşu
Deve resmen boynunu pelikana kaşıtıyordu. Tek anlamadığım yerini nası anlatıyordu? Az sağa gel, biraz yukarı, biraz aşağı, hah tam orası kaşı kaşı...
Yavru keçi, bütün gün koşturup durdu. :) Çantaya koyup eve getiresim geldi.
Rus kızı Elena ...
Mekanın en garip yanı bence gidip keçileri sevdikten aman canım cicim dedikten sonra, aman mangalda da keçi pirzola ne güzelmiş oh oh diyip mideye indirmekti. Ben et yemem de yiyenler adına .....

26 Mart 2009 Perşembe

İstanbul Modern

Geçen pazar İstanbul Modern'deydik yeni başlayan sergiyi görmek için. Ancak öncesinde arkadaşları beklerken müzeyi de gezme ya da daha doğrusu Doğa'ya gezdirme fırsatı oldu. Hepsini inceledi. Hatta sorsan belki beğendikleri bile vardır. Sonra anne kız sanata katkımızı yaptık veFikret Mualla'lara Fahrunisa Zeyd'lere karşı Doğa'yı emzirdim. Bir nevi enstelasyon oldu. Üstüne de bişeyler hüplettik müzenin restoranında boğaza karşı. Ohhh.. Değmeyin keyfime. Doğa da ilk defa yan masalarla sosyalleşti hatta elin Amerikalısına gülücük attı bolca. Demek ki onun dediklerini de anlıyor ufaklık.
Hemen müze girişinde çocuklar için bir bölüm vardı. İçeri girip tam inceleyemedim ama resim falan yapabiliyorlar sanırım. Müzeyi gezip o gazla karalıyorlardır bolca. Bu arada çalışanları da tebrik etmeli ilgilerinden dolayı. Çocuk arabası ile giriş ve çıkışlarımızda çok yardımcı oldular.
Bundan sonra başarabilirsem ayda bir müzeye götürmeyi istiyorum yumurcağı. Bu tip genellemeler hep fiyasko ile biter ama hadi hayırlısı. Bir sonraki istikamet Santral İstanbul. İleri...

25 Mart 2009 Çarşamba

Sağlık

Dün yine Cerrahpaşa'da kontroldeydik. Hemotolog amca ile görüşmeye gittik. Bi sürü tahlil istemişti ama gelmeden hazırlayın demişti bu sefer. Hastane kan verip tahlil almakla uğraşmadık yani. Elimizde dosya oturduk karşısına budur diye. Baktı, baktı sonra muyaene etti ve en sonunda ağzından sihirli sözcükler döküldü '' çocuğunuz sağlıklı güle güle büyütün''. Gözlerim doldu. İnsan demek bir cümle ile bu kadar mutlu oluyormuş. Hastanede yattığımız ve sonra gastro, kalp ve hemotoloji için gittiğimiz tüm kontroller sonrasında duyduğum en güzel cümle idi.
Doktorun yanından çıkınca, hava çok güzeldi aldığımız enerji ile de biraz yürüyelim mi dedik. Delimiyiz ki hastenede yürüyüş yapacaz?. Aldık çocuğu attık arabaya inşallah bir daha gitmemek üzere uzaklaştık Cerrahpaşa'dan. Allah yatan herkese acil şifa versin.

21 Mart 2009 Cumartesi

Hello Kitty bizim evde

Hello Kitty bu haftasonu caddeden bizim eve misafirliğe geldi. Bi makyaj markasının tanıtımına gelmiş kendisi, yorulmuşsundur gel iki dakka soluklan dedim kırmadı beni sağolsun.:) eee kendisi de genç değil artık ne de olsa 1974'te gelmiş dünyaya. Bize de buyur bi çayımızı iç demek isterseniz resmi adresi budur.

Bana verdiği geçici hediye...Doğanın hayran hayran balonu izleyişi...
Bunlar da Hello Kitty çılgınlığının nerelere varabileceğine örnekler...


18 Mart 2009 Çarşamba

1 TL'ye

Pazardan aldım bunları tezgahı eşeleye eşeleye. Ev çorap dolu aslında ama fazlası da göz çıkarmaz dimi...Hastasıyım şu semt pazarlarının.
Çarşıdan aldım üç tane eve geldim hala üç tane :)
Bana da çorap bana da diye uzanan bir ayak...

Filesiz

Dün evde boşuna dolaşmışım filem geliyo diye. Maalesef fileler bitmiş benden önce.
Böylece sanal alem hala sanal...

17 Mart 2009 Salı

Yaşasın Pazar Filesi


Daha dün Aynur Hanımla (Doğanın bakıcısı) konuşuyorduk eskiden ne güzel pazar fileleri vardı diye. Hatta onunda iki tane varmışta taşınırken birini kaybetti diye üzülüyordu. Bugün, F. duymasın bu kısmı, çizim yapmak yerine bloglara bakarken buraya denk geldim. Benim gibi naylon poşetten rahatsız biri daha. Ben de eczane falan gibi yerlerden aldıklarımı çantama tıkıyorum yada elde taşıyorum. Pazara da eski poşetlerden götürüyorum. Pazarcılar deli gözüyle bakıyor ama ziyanı yok.

Ben de istedim ibeking'in filelerinden. Böylece ilk defa blog dünyası benim için bir şekilde cisimleşmiş olacak. Uzun zamandır blogların bazılarını takip etsem de şimdiye kadar yorum dahi yazmamıştım. Çekinmiştim nedense. Şimdi yüzyüze hiç tanışmadığım biri bana bişii yollıyacak. Hem de istediğim bişii. Çok heyecanlı. :)

6 Mart 2009 Cuma

Odamıza geçtik

Eveet artık sonunda kendi odamıza geçtik. Şimdiye kadar nerde uyuyordu derseniz, Musa misali hasır sepet içinde yaşıyordu yavrucak. Doğmadan hediye gelen sepet annemin doğum hazırlıkları kumpanyası sırasıda kendine yeni bir kılıf edinmiş , evin içinde cirit atıyordu. Ufak da bişii değil aslında, girdiği odada hallice yer tutuyordu.
Doğa'nın reflüsü olduğu için uyurken bile yanlız bırakamıyorduk bebişi. Tekerlekli sepette böylece yavru ördek misali anneyi takip edip duruyordu salondan yatak odasına, yatak odasından çalışma odasına.Bir de illa baş kısmı mideden yukardan olacak kuralı var. Bebeğin vücudu yaklaşık 30 derecelik bir açı ile durması gerekiyor. Biz de şiltenin altına yastıklar koyarak kafa kısmını kaldırmıştık. O sebeple tek uyuyabildiği yer kendi sepeti oldu. Ay çocuk alışıp yer yadırgamasın, az bizim yatakta uyusun az kendi odasında diyemedik hiç.
Ancak artık hem reflümüz azaldı hem de uyanıp gerinirken ayaklarımızla sepetten çatır çutur sesleri çıkarmaya başladık. Sanırım artık sepet küçük gelmeye başladı. Bir de bazı çok hareketli uyuduğu gecelerin sabahında top gibi sepetin dibinde buluyorduk. Kaya kaya iniyormuş aşağı maymun.
Haftasonu ilk defa annemlere gittiğimizde normal düz bir yatakta yatıp hiçbir sorun yaşamayınca tamam dedim artık vakit geldi. Kızımız artık kendi odasına geçebilir. Benim için daha mı kolay oldu? Hayır. Artık geceleri hala hala uyurken gözlerim kapalı Doğa'nın odasına gidip, bi gözüm açık bi gözüm kapalı zar zor çocuğu bulup, emziriyorum.