20 Nisan 2009 Pazartesi

Kahvaltı, güneş, köpekler, uyku

Pazar gününü bu kelimerle özetleyebilirim sanırım. Bizim evde arkadaşlarla birlikte yapılan güzel bir kahvaltı ile başladık. Sonra onları da alıp sahile indik. Bu ne hava, bu ne güneş. çimlerin üzerinde yayılıp kötü elektriğimizi verdik toprağa,ooh ne keyif. Doğa ilk defa çimenle bu kadar haşırneşir oluyor. Hemen palyaço deneyi yaptı kendi üslubunca. ''Nedir'' diyeceksiniz, hemen anlatayım. Ahşap bir oyuncağımız var palyaço şeklinde hastasıyız, elimizden düşmüyor. Herşeyi palyaçoyla vurarak, dürterek test ediyoruz. Beni, kendi elini, salondaki parkeleri, babaannenin yaprakları dökülmüş benjamini...
Caddebostandan Maltepeye devam ettik öğleden sonra f.nin abisi ve arkadaşları ile buluşmak için. Giderken tarçını görecez diye sevinirken, ben istedim bir göz Allah verdi iki göz (böyle bir laf varmıydı yoksa şu an ben mi salladım?) şeklinde 4 adet şımarıkla karşılandık. Doğa ile samimiyeti ilerletmeleri pek fazla sürmedi.

Bir günde bu kadar güneş ve açıkhava doz aşımı yaptığı için yan etki olarak uyku eve gelince hemen kendini gösterdi. Önce Doğa yenik düştü, oh dedik gündüz az uyumuştu, uyusun yavrucak yoruldu dedik. Sonra ne oldu ben de pek hatırlamıyorum. Gözümü açtığımda 9.30 du. Nasıl yani? e Doğa? e Doğanın akşam yemeği? Uyku düzeni? Allahım naaptık biz derken Doğa Hanımda uyandı. Hiçbişi çaktırmiim dedim içimden sanki saat 7 falan gibi yapalım. Mamasını hazırladım, biraz oynadı, sonrada uyudu. He he kandırdııık , kandırdııık.

Hiç yorum yok: